Günlerdir Dilber’le yatıp Dilber’le kalkıyoruz. Hazar Ergüçlü öyle güzel pavyon dansı yaptı ki hepimiz onun yerinde olmak istedik. Belki o kadar olamayız ama yine de bu adımları takip ederek pavyon dansını öğrenebilirsiniz.
Hazar Ergüçlü’nün “Dilber”i canlandırdığı pavyon dansı yüzünden günlerdir çok fenayız. Ne dilimizden şarkı düşüyor ne de videoyu arka arkaya seyretmeden durabiliyoruz.
Al işte, yeniden seyredeceğiz şimdi!
Bu pavyon dansı gündemimize oturunca meraklıları da çoğaldı haliyle. O zaman size Angaralı bir kardeşiniz olarak pavyon dansının inceliklerini anlatalım biraz.
Öncelikle dans ederken elinizde tahta kaşık olmalı. “Yok ben kaşık kullanmayı bilmiyorum, ehliyetim yok” diyorsanız o zaman Tarkan’ın Kuzu Kuzu klibinde kullandığı zillerden almanız lazım.
Zilleri aldınız mı? Tamam. Şimdi en temel olay şu: Ankara Havası oynamayı bilmeniz lazım. He tabii ki Seymenler’in oynadığı oyun günümüzde çok değişti, dejenere oldu. Siz Ankara oyununun bu zamanki halini bilseniz yeter.
Kollar kartal gibi açık olacak, gerektiği yerde dirsekleri dışa doğru bükeceksiniz. Bükerken de indirip kaldırırsanız hoş olur, bu biraz “ben bu işi biliyorum” demektir.
Ve popo… İster kadın olun ister erkek, poponuz hafiften lombak gibi çıkıntılı durmalı. Yani dizleri büküp, popoyu az bir şey çıkartıyoruz. Spor yapanlar bunu “tilt pozisyonu” olarak bilebilirler.
Eller, kollar, popo ve diz pozisyonu hazırsa eğer şimdi işin en can alıcı kısmı olan ayaklar var. Müziğin ritmiyle oynarken sol ayağınız sağ ayağınıza doğru, sağ ayağınız ise sola doğru sekmeli. Arada kolları indirip dönmeli poziyona da geçerseniz yarısından çoğu tamam.
Tüm bunları seri halde yapıp kıvraklığı yakaladığınız takdirde geriye sadece “ey çekmek” ya da “vay çekmek” kalıyor. Bu direktifi elektro bağlamacınızdan bizzat alabilirsiniz, siz onu takip edin.
Ayrıca bütün bu figürleri esnetebilen ve genişleten tek kişi Sarı Tutku’dur. Asker uğurlaması, bekarlığa veda ya da tarla satan muhtar performansları birbirinden çok farklıdır. Onu da size başka bir derste anlatırım.